Güncel

Yeni Demokrat Kadınlar 3. Yaz Kampını Gerçekleştirdi

Yeni Demokrat Kadınlar olarak 5 günlük bir kadın kampı gerçekleştirdik. 26-30 Ağustos tarihleri arasında Aydın-Didim’de gerçekleştirdiğimiz kadın kampımıza Amed, Ankara, Aydın, İstanbul ve İzmir’den kadınlar katıldı.

İlk gün kadın kampımızdan ne beklediğimiz üzerine bir tartışma ile çalışmamıza başladık. Ardından kampımızın ilkelerini, nasıl bir kamp çalışmasına kendimizi rahat, tartışmalarımızı verimli kılabileceğimizi konuştuk ve “Gizlilik, Yargılanmamak, Eşit İlişkilenmek, Söz Kesmemek” vb. gibi hemen her kadının ortaklaştığı ilkelerimizi yazarak evimize astık.

Akşam saatlerinde ise “Bir kadının sevdiğimiz ve sevmediğimiz yönleri” üzerine bir oyun oynadık. Tartışmalarda en öne çıkan örgütlü, örgütsüz, toplumsal cinsiyet bilincine sahip ya da değil; fark etmez, kadınların yaşamlarının her anında direngen olduğuydu. Bunun dışında sevdiğimizi ya da sevmediğimizi belirttiğimiz özelliklerin neredeyse tamamının toplumsal cinsiyet rolleri ile ilgili olduğunu fark ettik ve kadın hallerimiz üzerine bir tartışma yürüttük.

 

“Erkek olsaydım … kolay/zor olurdu”

İkinci gün ise güne “Erkek olsaydım … zor olurdu”, “Erkek olsaydım … kolay olurdu” oyununda boşlukları doldurarak başladık. Verilen cevaplarda genellikle kadınlar olarak yapmak isteyip de yapamadığımız birçok aktiviteyi “erkek olsaydık” yapmanın “kolay” olacağını yazmıştık.

Tartışmalarımız çoğu zaman “Neden zorluyoruz ki, erkek olunca pek zor olan bir şey yok” şeklinde esprilere boğulsa da ataerkil sistemin erkekler arası hiyerarşi yarattığına, bunun da erkekler açısından ciddi zorluklara neden olduğuna ve sonuç olarak aslında erkeklerin insanlıktan çıkarak güçlü görünmek ve her şeyi çözmek zorunda olan bir varlığa dönüştüğüne dikkat çektik. Elbette bu durumun kadın ve LGBTİ’lerin hayatını dar eden erkeklik hallerini meşrulaştırmadığına, aksine karşımızdaki erkekliğin aslında nasıl çürük bir zeminden beslendiğini kanıtladığını konuştuk.

Akşam saatlerinde ise bu kez sıra şarkı söylemekteydi. Sesi çok güzel olan kadın arkadaşların varlığı kadın korosu kurma ihtiyacımızı yeniden açığa çıkarsa da topluluk içinde tek başına şarkı söylemenin her kadın için hem zor hem de güzel bir şey olduğunu söylememiz gerek. Daha sonra iki grup halinde şarkılarla atışma yaptık, tabii bu atışmanın eğlenceli bir kapışmaya dönüştüğünü sizlere söylemeyeceğiz.

 

Kadın mücadelesi ile sınıf mücadelesi ilişkisi

Üçüncü günün ilk konusu “kadın mücadelesi ile sınıf mücadelesi ilişkisi” üzerineydi. Sınıf mücadelesinin aslıda kadın mücadelesini de kapsadığını belirten kadınlar en uzun tartışmayı toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin hangi sınıftan kadınları ne kadar etkilediği ve buradan doğru YDK’nın hedef kitlesinin kim olduğu üzerine yaptı. Çeşitli ve hatta kimi zaman birbirine zıt görüşlerle verimli tartışmaların yaşandığı konu daha uzun süreli bir konu olarak gündemimizde olacağa benziyor.

Akşam ise sırada kadınların korkulu rüyası “sandalye” oyunu vardı. Her bir kadının koltuğun tepesine çıkarak herhangi bir konuda 3’er dakika konuşması şeklinde olan oyun hem hepimizi fazlasıyla eğlendirdi hem de terletti.

 

“Biz kadın mücadelesinin neresindeyiz?”

Dördüncü gün, ilk olarak üç soru üzerinde durduk: “Neden kadın mücadelesi?”, “Kadın mücadelesi hayatımızın neresinde?”, “Biz kadın mücadelesinin neresindeyiz?

Söz alan hemen her kadın kendi mücadele yaşamını ve kadın mücadelesi ile ilişkilenme sürecini aktararak bir yanıyla örgütlenme tarihimizi ortaya koydu. YDK nasıl ortaya çıktı, her birimizin yaşamına-mücadele sürecine nasıl dahil oldu ve biz YDK örgütlenmesinin neresine koyuyoruz kendimizi gibi sorulara verdiğimiz yanıtlarla pratiğimizi karşılaştırdık ve buradan çeşitli sonuçlar ortaya çıkardık.

Akşam saatlerinde ise YDK’nın ayakları sağlam bir şekilde yere basan, bağımsız, kurumsallaşan bir kadın örgütü haline gelmesinin yolu ve yöntemleri üzerine çeşitli tartışmalar yaptık. Koordinasyon toplantılarını ve buluşmalarını düzenli ve derinlikli bir şekilde ele alan, bölgelerde düzenli toplantılarını yapıp komisyonlar aracılığıyla örgütlenen bir YDK’ya duyduğumuz ihtiyaç ve irade üzerine konuştuk.

 

Seçimlerde tavrımız ve çalışma tarzımız

Beşinci gün, yani son gün, 1 Kasım’da gerçekleşecek erken seçimde alacağımız tavrı ve çalışma tarzımızı konuştuk. Geçtiğimiz süreçten bugüne HDP’yi destekleme konusundaki sebeplerde köklü bir değişiklik yaşanmadığını vurgulayan kadınlar, aksine son süreçteki savaş ortamının desteklemeyi ittifak derecesine çekmeyi zorladığını belirttiler.

Geçtiğimiz seçimlerde bireye dayalı çalışma tarzından çıkılması aksine kolektif çalışmayı zorlayan bir hat izlemek gerektiği üzerinde durulan en önemli noktalardan biriydi. Bu yüzden de tüm alanlarda ilk olarak yapılması gerekenin kadınlarla toplantı alarak seçimler için somut planlama ve görevlendirmeler yapmak ve kadın adaylar çerçevesinde aktif bir şekilde çalışmaya dahil olmak olduğunu konuştuk. Bu süreçte Suruç Katliamı’nda katledilen kadınlar ve Muş-Varto’da bedeni teşhir edilen PKK gerillası Ekin Wan’ın sembolleştirilmesinin önemi üzerine konuşuldu.

Kampımızın genel değerlendirmesinin ardından denizle başlayan çalışmamızı denizle sonlandırdık.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu