Güncel

Cansu Kaya davası 20 Ekim’e ertelendi

cansu_kaya_mahkemeMuğla’nın Ortaca ilçesinde kaybolan ve 3 gün sonra cesedi bir kanalda bulunan Cansu Kaya’nın ölümüne ilişkin açılan davanın ilk duruşması görüldü. Otopsisinde cinsel ve fiziksel istismara uğradığı belgelenen Cansu’yu katletmekle suçlanan sanıklar N.D. ve M.P.Ç. saldırıları reddetti. Cansu’nun ailesi ve davayı izleyen kadınlar katillerin en ağır cezaları alması için Özgecen yasasının çıkarılmasını istedi.

Muğla’nın Ortaca ilçesinde 14 Haziran’da, Ortaca İlçesi’ne bağlı Dalyan Mahallesi’ndeki restorandan mesai bitimi ayrılan ve ortadan kaybolan Cansu Kaya’nın 3 gün sonra Dalyan kanalı Çandır geçişi mevkiinde, su üzerinde cesedi bulunmuştu. Üzerinde sadece iç çamaşırı olan Cansu’ya yapılan ilk otopside, cinsel istismar bulgularına rastlanmış, Cansu’nun boğulduktan sonra cansız bedeninin suya atıldığı tespit edilmişti.

Cansu’nun son olarak Dalyan’daki restoranda garson olarak çalışan N.D. ve lise öğrencisi M.P.Ç. ile Maraş Mahallesi sağlık Ocağı Sokağı’nda yürüdüğü görülmüş ve şüpheliler yakalanarak haklarında ‘kasten öldürme, cinsel saldırı, cinsel istismar ve kişilik haklarından yoksun kılma’ suçlarından ömürboyu hapis istemiyle Fethiye Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.

Davanın ilk duruşması Fethiye Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Duruşmaya tutuklu sanıklar N.D. ve M.P.Ç., Cansu Kaya’nın annesi Gülen ve babası Osman Kaya ile sanık ve müşteki avukatları katıldı. Duruşmada Cansu Kaya’nın ablası Burcu Kaya ile sevgilisi olduğu ifade edilen Umut Doğu’nun yanı sıra, 8 arkadaşı tanık olarak dinlendi.

Duruşmada sanık N.D., Cansu Kaya ile 14 Haziran’ı 15 Haziran’a bağlayan gece görüştüklerini söyleyerek “Cansu ve M.P.Ç. ile birlikte arkadaşımıza ait teknede oturduk. Cansu dertleri olduğunu söylüyor, sürekli biriyle mesajlaşıyordu. Bir arkadaşıyla tekne turuna gideceğini söyleyip yanımızdan ayrıldı. Ona, bizi bırakıp gittiği için ‘Bir daha benimle konuşma’ diye mesaj attım. 15 dakika sonra geri geldi. Bir süre sohbet ettikten sonra yüzmek istediğini söyledi. Yüzme bilmediği için önce karşı çıktık. Israr edince yüzme bildiği için M.P.Ç. suya girdi. Ardından Cansu üstündekileri çıkararak iç çamaşırıyla suya atladı. Ancak bir daha yüzeye çıkmadı. Ben de dalgıç feneriyle suya girdim. M.P.Ç. ile 45 dakika, 1 saat aradık ancak bulamadık” dedi.

Sanık şiddet uygulamadığını iddia etti

Olay sonrası paniğe kapıldıklarını, çevrede kimse olmadığı için yardım isteyemediklerini iddia eden N.D., “M.P.Ç.’ye ’Ne yapacağız?’ diye sordum. ’Bilmiyorum ağabey’ dedi. Cansu’nun çantasını ve kıyafetlerini tekneden alarak arabanın bagajına koyduk. Daha sonra kıyafetleri İztuzu Plajı yolundaki köprüden kanala attık. Daha sonra Cansu’nun telefonunun arabada olduğunu fark ettik. M.P.Ç. cep telefonunu çamur banyolarının oradaki iskeleden kanala attı. Cansu’ya ait defter ve kitabı da yaktık” diye konuştu.

Cansu Kaya’ya fiziksel ve cinsel şiddet uygulamadıklarını iddia eden sanık, “Cansu benim kardeşim gibiydi. Boğazını kesinlikle sıkmadım. Şiddet de uygulamadık. Ertesi gün sonra ablası aradı, Cansu’yu sordu. Gece 10 dakika görüştüğümüzü söyledim. Jandarmaya gidip bu şekilde ifade verdim. Daha sonra M.P.Ç. ile görüştük. ‘Yaşananları anlatalım’ dedik. Olayı anlattık ve gözaltına alındık” diye konuştu. Diğer sanık M.P.Ç. de benzer ifadeler verdi.

‘Sanık Cansu’yu ararken yanımızdaydı’

Tanık olarak dinlenen Cansu Kaya’nın ablası Burcu Kaya ise N.D.’nin de kardeşini arama çalışmalarına katıldığını hatırlattı. Cansu’nun 14 Haziran’dan itibaren telefonunun kapalı olduğunu anlatan Burcu Kaya, “En son telefonda konuştuk. ’Çok yoğunuz’ demişti. Daha sonra ulaşamadım. Birlikte çalıştıkları arkadaşına mesaj attım. 15 Haziran öğle saatlerinde ‘Cansu işe gelmedi’ diye cevap attı. İş yerine gittik. Şüpheye kapılınca jandarmaya başvurduk. 24 saat geçmesi gerektiğini söylediler. N.D. de Cansu’yu ararken bizim yanımızdaydı. 1 gün önce sadece 10 dakika görüştüğünü söylüyordu. Cansu N.D.’ye ’ağabey’ derdi. N.D.’nin nişanlı olduğunu biliyordu. Arama sırasında N.D.’nin kız arkadaşıyla birlikte Dalyan’a gittik. N.D. yanımızdan ayrıldı. Garaja, emniyete gittik. Cansu’nun ’Umut’ adında bir sevgilisi vardı. Ancak aralarında cinsel ilişki olduğuna dair bir şey anlatmadı. Benim de böyle bir izlenimim yok” diye konuştu.

Sanık avukatları yayın yasağı istedi

Sanık avukatları ise müvekkillerini tahliyesini isteyerek, “Cansu Kaya’nın iç çamaşırı, sutyeni ve kadın pedinin olağan şekilde bulunduğu tespit edilmiştir. Adli tıp raporundaki yırtık ve kanamaya ilişkin tespitlere bu sebeple itibar edilemeyeceği kanaatindeyiz. Yani iş çamaşırları ve kadın pedinin olağan şekilde bulunması sanığa yüklenen cinsel istismar suçunun oluşmadığını gösterir. Cansu Kaya’nın vücudundaki darp cebir bulguları ile ilgili ise şayet iddia edilen suçlar kendisine işlenmiş olsaydı daha fazla darp ve cebir izi olurdu. Cansu’daki izler suya atlarken tekneye çarpma şeklinde de gerçekleşmiş olabilir. Müvekkillerimizin tahliyesini istiyoruz” diyerek, davaya yayın yasağı getirilmesini talep etti.

Duruşmada talep edilen yayın yasağının reddine karar verilirken, 2 tanığın dinlenmesi, 3 ayrı iş yerine ait kamera kayıtlarının istenmesi ve diğer nedenlerden dolayı duruşma 20 Ekim 2015 tarihine ertelendi.

 

Adliye çıkışında İzmir, İstanbul ve Muğla’dan gelen Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyesi kadınlar, eylem yaptı. Baba Osman Kaya da eyleme katılarak kızının fotoğrafını taşıdı. Baba Osman Kaya, burada yaptığı açıklamada tanıkların yalan beyanda bulunduğunu ve hepsinden şikayetçi olduğunu söyledi. Osman Kaya, “Daha önce yapmış oldukları plan üzerinden savunma yaptılar. Hepsinden şikayetçiyim. Avukatlar daha önce gezip, görüp tanıklarla anlaşarak davayı savunuyor. Savunmaları kabul etmiyorum. Bir an önce Özgecan yasasının çıkıp, sanıkların ömürboyu hapisle cezalandırılmasını istiyorum” şeklinde konuştu.

(Kaynak: Jinha)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu