Röportaj

“Keşke insanlar gökyüzüne baktıkları gibi baksalar…”

İstanbul Üniversitesi Yeni Demokrat Gençlik olarak LGBT bireyleri görünür kılmak ve sorunlarını bir nebze de olsa dile getirmek için yaptığımız röportajın 2. bölümünü sizlerle paylaşmak istiyoruz. Bir önceki bölümde bizi oldukça etkileyen bir yazı yayınlamıştık. Şimdi yayınlayacağımız yazıda bir o kadar hayatın “göstermediği” ya da görmekten kaçtığımız bir yaşam.

(Çok röportaj deneyimimiz olmadığı için çok mekanik bir tarzda sorumuzu sorduk. Biraz da heyecanın etkisi vardı tabii.)

 

“Artık ‘kara bir leke”ydim”

Adım Toprak” diye başladı. 29 yaşında, İzmirliydi. Sahne dansları eğitimi aldığını ve şimdi özel bir şirkette çalıştığını söyledi.

– Ailen biliyor mu durumunu, tepkileri nasıl oldu?

– 13 yaşında bir gay partiye gittim. Eve çok geç gelmiştim. Babam sinirli bir şekilde karşıladı beni. Telefonumu zorla alıp mesajlarımı okudu. Arkadaşlarımla yazışmalarımdan “bunlar da ne” diye tepki gösterdi. Nasıl olduysa cesaretimi toplayıp o gece yüksek sesle “ben geyim” diye bağırdım.

O gün sadece ailem duymuştu, ama ben tüm insanlara bağırmıştım aslında. Babam beni en son o gün dövdü. Babama göre benim durumum kabul edilemezdi. Ben artık 13 yaşında bir çocuk değil, Toprak değil, birey değil “kara bir leke”ydim. Uygulanan şiddetin etkisiyle o gün evden kaçtım. Arkadaşımın yanına gittim. Arkadaşım benden büyüktü ve tek yaşıyordu. Sonra iş buldum. Okuluma devam ettim. Bulgaristan Sofya Üniversitesi’ni bitirdim. Şimdi iyi bir gelirim var.

 

“Bireye şiddet devlet politikası”

– TC’de devletin ve toplumun baskısı büyük LGBT bireyler üzerinde. Bu duruma nasıl bakıyorsun?

– Evet maalesef devlet ve toplum baskısı bizi “sapık”, “hasta” bireyler olarak görüyor. Halbuki Irak’ta kadınlara tecavüz eden ABD askerleri eşcinsel değildi. Ya da ülkemizde eşini veya sevgilisini döven, yaralayan ya da öldürenler de eşcinsel değil. İnsanların üzerine bomba yağdıranlar da eşcinsel değil.

Eşini döven ya da aldatan erkek toplum tarafından yüceltiliyor ve devletin yasalarıyla korunuyorken onlar “normal” biz mi “sapık” ve “hasta” oluyoruz. Ülkemizde bireye yönelik şiddet devlet politikası. Bundan en büyük pay da bize düşüyor.

– Askerlik olayını nasıl ele alıyorsunuz?

– Ben askere gitmem. “Pembe Teskere” aldım. Önceden bir erkekle açık açık ilişkiye girdiğini gösteren fotoğraflar istiyorlardı. Resmen bizlere porno yaptırıyorlardı. Bu çok onur kırıcı. Fotoğraflarda pasif olmak zorundasın. Diğerini kabul etmiyorlar. Kadın elbiseleri ile çekilmiş fotoğraflar istiyorlardı. Şimdi biraz daha durum iyi, psikologları var ve konuşmadan sonra karar veriliyor.

 

“Özgürlük Yürüyüşü”ne çağrı

– Yaşam içinde karşılaştığınız genel sorunlar nedir?

– Toplumun “vebalı” biri görmüş gibi bize bakması. Yolda yürürken, doktora giderken, alışveriş yaparken yani en sıradan bir şeyde bile insanların “ötekileştirici” bakışları çok rahatsız edici. Bu durum ruh sağlığımızı etkiliyor. Keşke insanlar gökyüzüne baktığı gibi sıradan bize baksa.

– Son olarak gözünüzü kapatıp hayal kurduğunuzda nasıl bir dünyada yaşamak isterdiniz?

– Kimsenin aç olmadığı bir dünya isterdim. İnsanların ayrıma maruz kalmadan yaşadığı bir dünya. Farklı renklerden oluşmasa gökkuşağı bu kadar güzel olur muydu?

– Teşekkür ederiz.

– Ben teşekkür ederim duyarlılığınızdan dolayı.

Son bir not; 30 Haziran’da “özgürlük yürüyüşü” var. Sizleri de bekleriz.

 

İstanbul Üniversitesi Yeni Demokrat Gençlik

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu