Güncel

Medyada erkek egemenliği

medya_kadinTürkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Kadın ve LGBTİ Komisyonu medyanın erkek egemen ortamında çalışan kadınların iş yaşamında karşılaştığı ayrımcılığı ve şiddeti, hem veriler hem de kadınların anlatımları ile ortaya koymak ve görünür kılmak amacıyla bir anket çalışması gerçekleştirdi. Bu doğrultuda 221 kadınla sanal ortamda yapılan anket çalışmasının sonuçlarına göre

Sanal ortamda yapılan ankete katılan kadınların yüzde 33’ü (72 kadın) medya işkolunda 1-5 yıldır, yüzde 31,5’i (68 kadın) ise 6-10 yıldır çalışıyor. Medyada 11-20 yıl arası süreyle çalıştığını belirten kadınların oranı yüzde 22 (47 kadın). Stajyerlerin oranı yüzde 2,8’de (6 kadın) kalırken, 20 yıl ve daha fazla süreyle medya işkolunda çalışanların oranı ise yüzde 10,6 (23 kadın).

Ankete katılan kadınların yarısına yakını (yüzde 47) yazılı basında (gazete-dergi) çalışıyor. Kalan yüzde 53’lük bölüm ise internet medyasında (yüzde 13), haber ajanslarında (12,6) ve televizyonlarda çalışan gazeteciler (13,5)ile freelance gazetecilerden (yüzde 13) oluşuyor. Ankete katılanlar arasında 2 de radyo çalışanı bulunuyor.

İş tanımı sorulan kadın çalışanların büyük bölümü (yüzde 71), muhabir (79 kadın) veya editör (75 kadın) olduğu bilgisini veriyor. Soruyu yanıtlayan 5 kadın ‘genel yayın yönetmeni’, 8 kadın ‘yazı işleri müdürü’, 4 kadın ‘haber müdürü/istihbarat şefi’ olarak görev yaptığını beyan ediyor. Medya kurumlarında karar alma mekanizmaları arasında yer alan bu üç görevde çalışan kadınların oranı toplamda sadece yüzde 7,8.

Ankete katılan kadınların yarısından biraz fazlası (yüzde 50,9), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) üyesi.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Kasım 2016 verileri, medyadaki erkek egemenliğini gözler önüne seriyor. Buna göre, gazete ve dergilerde çalışan 40 bin 586 çalışandan yalnızca 15 bin 704’ü kadın. Kadınlar çalıştıkları kurumların karar alma mekanizmalarında çoğunlukla yer alamıyor. Örneğin 2 bin 52 genel yayın yönetmeninin yalnızca 552’si, 2 bin 636 sorumlu yazı işleri müdürünün 751’i kadınlardan oluşuyor.


“Evli olmak ve/ya çocuk sahibi olmak iş hayatınızı nasıl olumsuz etkiledi/etkiliyor?”

Bu açık uçlu soruya verilen yanıtlar, kadınların karşılaştığı en büyük sorunlardan birinin esnek çalışma koşulları olduğunu ortaya koyuyor. Kadınlar, çalışma saatlerinin belirsizliği, iş yoğunluğu ve fazla mesailer nedeniyle iş ve aile yaşamı arasında denge kuramadıklarını, bu durumun kendilerini yıprattığını anlatıyor. Kadınlar, özel hayatlarına yeterince zaman ayıramadıklarında büyük stres yaşıyor, partnerlerinin anlayışsız olması bu stresi daha da artırıyor:


Kadınlar evde de mesai yapıyor

Evlilik ve çocuk söz konusu olduğunda kadınların karşılaştığı bir diğer sorun ise toplumsal cinsiyet rolleri. Anketimize katılan kadınlar, ev ve bakım işlerinin onlardan beklendiğini, erkeklerin bu konularda sorumluluk almadığını, bu nedenle sıkıntı yaşadıklarını anlatıyor:


İşyerinde cinsiyet ayrımcılığı

Ankete katılan kadınların yüzde 63’ü, bir diğer ifadeyle her 10 kadından 6’sı, “İş hayatımda cinsiyetim nedeniyle ayrımcılığa uğradım/uğruyorum” diyor.

“Kadın olduğum için sürekli şık/bakımlı/güzel olmam bekleniyor” şeklindeki ifadeye “katılmadığını” belirten kadınların oranı sadece yüzde 25. Kadınların yüzde 75’i bu ifadenin yer aldığı soruya, “Çok katılıyorum”, “Katılıyorum” ya da “Az katılıyorum” cevabını veriyor. “Katılıyorum” ve “Çok katılıyorum” diyen kadınların oranı toplam yüzde 45.

medya_kadinAnkete katılan kadınların yüzde 44’ü “Cinsiyetimden dolayı terfi almam/yükselmem zor” şeklindeki ifadeye “Katılıyorum” ya da “Çok katılıyorum” yanıtını veriyor. Kadınların yüzde 25’i bu ifadeye “az katıldığını” belirtirken, “Katılmıyorum” yanıtını veren kadınların oranı sadece yüzde 30. Buna göre, ankete katılan her 10 gazeteci kadından 7’si, kadın olduğu için terfi almasının/yükselmesinin daha zor olduğu düşüncesine az ya da çok katılıyor.


Eşdeğer işe eşit ücret

“Benimle aynı işi (benzer işi) yapan erkek çalışanlardan daha düşük ücret alıyorum” şeklindeki ifadeye, ankete katılan kadınların yaklaşık yüzde 40’ı “Katılıyorum” ya da “Çok katılıyorum” yanıtını verirken, yüzde 46’sı “Katılmıyorum” yanıtını veriyor. “Az katılıyorum” diyenlerin oranı ise yüzde 15. Buna göre, kadınların yarısından fazlası (yüzde 54,2) ücret konusunda ayrımcılığa uğradığı düşüncesine az ya da çok katılıyor.


‘Erkeklerden daha fazla çalışıyorum’

Ankete katılan kadınların yüzde 40’ı, bir diğer ifadeyle her 10 kadından 4’ü, başarılı görülmek/takdir edilmek için erkek meslektaşlarından fazla çalıştığını söylüyor (Katılıyorum/Çok katılıyorum). Bu düşünceye az da olsa katıldığını söyleyen kadınların oranı yüzde 23. Buna göre, kadınların yüzde 63’ü başarılı görülmek/takdir edilmek için erkek meslektaşlarından daha fazla çalıştığı düşüncesine az ya da çok katılıyor. Kadınların sadece yüzde 37’si “Katılmıyorum” diyor.


ŞİDDET

Gazeteci kadınlar, çalışma alanlarında sık sık şiddete maruz bırakılıyor. Şiddetin faili kimi zaman yönetici, kimi zaman çalışma arkadaşı, kimi zaman sosyal medya kullanıcısı, kimi zaman polis oluyor.

Ankete katılan kadınların neredeyse yarısı (yüzde 47,5), iş hayatında cinsiyeti nedeniyle en az bir kere şiddete maruz kaldığını ifade ediyor.

Bu kadınlar en çok psikolojik şiddete (yüzde 61-102 kadın) ve mobbinge (yüzde 59-99 kadın) maruz bırakıldığını belirtiyor. Şiddetin türüne ilişkin soruyu yanıtlayan 168 kadının yarısından fazlası (yüzde 54-91 kadın) sözlü şiddete maruz kaldığını ifade ederken, 28 kadın (yüzde 17) fiziksel şiddetle karşılaştığını dile getiriyor. 26 kadın (yüzde 15,5) ise cinsel şiddete maruz bırakıldığını belirtiyor. 15 kadının (yüzde 9) dijital şiddete maruz kaldığını belirtmesi de dikkat çekici.


Yöneticiler ilk sırada

“Şiddeti uygulayan….umdu/ımdı” şeklindeki soruya gelen yanıtlarda, kadın gazetecilerin en çok yöneticileri tarafından şiddete maruz bırakıldığı görülüyor. Soruyu yanıtlayan 168 kadının 90’ı (yüzde 54) yöneticisinden şiddet gördüğünü belirtirken, 75 kadın (yüzde 45) çalışma arkadaşından şiddet gördüğünü ifade ediyor.

Üçüncü sırada ise polis bulunuyor. 54 kadın (yüzde 32) polis tarafından şiddet gördüğünü beyan ediyor. Kadın gazeteciler OHAL’in ilanından sonra bu şiddetin arttığını belirtiyor.


Kadınlar şiddeti duyuramıyor

“Yaşadığım şiddet sonrası …..mercilere başvurdum” şeklindeki anket sorusuna yalnızca 63 kadının yanıt vermesi, şiddete maruz bırakılan gazeteci kadınların çoğunlukla herhangi bir yere başvurmadığını ortaya koyuyor. Soruyu yanıtlayan 63 kadının 33’ü psikolojik destek alabileceği mercilere başvurduğunu belirtirken, yalnızca 21 kadın hukuki mercilere başvurduğunu söylüyor. Kadın örgütlerine veya meslek örgütlerine başvurduklarını söyleyen kadınların toplam sayısı ise 26.

“Yaşadığım şiddeti duyuramadım” ifadesinin yer aldığı soruyu yanıtlayan 154 kadının 103’ü, yani yüzde 67’si “evet” yanıtını veriyor. Yaşadığı şiddeti duyurabildiğini söyleyen kadınların oranı ise sadece yüzde 33 (51 kadın).


Birlikte güçlüyüz!

TGS Kadın ve LGBTİ Komisyonu, yaptıkları anket değerlendirmesinin sonunu şu sözlerle bağlıyor:

Bu araştırmalar, sendikal politikaların oluşturulmasında ve sendikal mücadele önceliklerinin belirlenmesinde büyük önem taşıyor. Bu açıdan, 221 gazeteci kadınla anket yaparak gerçekleştirdiğimiz bu araştırma sonucunda gazeteci kadınların iş yaşamında karşılaştıkları ayrımcılığa ve şiddete ilişkin elde ettiğimiz veriler ve meslektaşlarımızın anlattıkları, toplumsal cinsiyete ilişkin sendikal politikalarımızın belirlenmesinde bizlere yol gösterecek. Elbette önümüzdeki günlerde akademi ile işbirliği içinde daha geniş kapsamlı araştırmalar yapma gerekliliği ve hedefi de önümüzde duruyor.

Gazeteci kadınlar olarak iş yaşamında karşılaştığımız ayrımcılığın ve şiddetin boyutlarını gözler önüne seren bu araştırma, aslında bizlere çıkış yolunu da işaret ediyor. Bu şiddete ve ayrımcılığa son vermenin yolu, gazeteci kadınlar olarak bir araya gelmemizden, birlikte mücadele etmemizden geçiyor.

Bizler, bu hedefle 2013 yılında kurmuş olduğumuz TGS Kadın ve LGBTİ Komisyonu aracılığıyla cinsiyet ayrımcılığına ve her türlü şiddete karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Bütün kadın meslektaşlarımızı da bu mücadeleye omuz vermeye çağırıyor, “Birlikte Güçlüyüz” diyoruz.

Yaşasın kadın dayanışması!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu