Güncel

Kadın Örgütleri, “Sıradanlaşan, kurumsallaşan şiddete karşı ne yapmalı?” paneli düzenledi

Aralarında YDK’nın da bulunduğu kadın örgütleri Kadıköy-BEKSAV’da “Sıradanlaşan, kurumsallaşan şiddete karşı ne yapmalı?” paneli düzenledi.

YDK(Yeni Demokrat Kadın), DKH(Demokratik Kadın Hareketi), SKM (Sosyalist Kadın Meclisleri), Yeryüzü Kadınları ve İstanbul LGBTİSıradanlaşan, kurumsallaşan şiddete karşı ne yapmalı?” panelini Kadıköy BEKSAV’da (Bilim Eğitim Estetik Kültür Sanat Araştırmaları Vakfı) düzenledi. Panelin moderatörlüğünü üstlenen Ezgi Bahçeçi, kısa bir açılış konuşması yaparak “Erkek devlet şiddetine karşı biz kadınlar her alanda ezilmeye aynı zamanda da mücadeleye devam ediyoruz. AKP-Saray iktidarına karşı mücadele ediyoruz” dedi.


Yeryüzü Kadınları aktivisti Karaca, “Devletin uyguladığı şiddet ve yasalar her zaman ilk önce kadınları hedef alıyor”

İlk olarak sözü Yeryüzü Kadınları’ndan Zehra Burcu Karaca alarak, KHK’ler ve Devlet şiddeti konulu sunumunu yaptı. Karaca,  KHK’lerin ilk hedefi olan kadın dernekleri kapatılırken 45 çocuğa yönelik tecavüz işkencesinin yaşandığı Ensar Vakfı’nın AKP tarafından korunduğunu kaydetti. OHAL’in ve KHK’lere karşı en büyük direniş simgesinin Nuriye ve Semih olduğuna dikkat çeken Karaca, herkesin gözü önünde ölüme terk edilme şiddetiyle karşılaştıklarını kaydetti. KESK ile yaptığı görüşmede direnişlerinin sürdüğünü aktaran Karaca, “Emeğin ve alın terinin en büyük örneği olan bu insanlar zamanında kıt kanaat ailelerinin okuttuğu insanlar ve diplomasız olarak şekilde yaşamaya mahkum edilmiş durumdalar” diye konuştu. Devletin uyguladığı şiddet ve yasaların her zaman için ilk önce kadınları hedef aldığını belirten Karaca, suruç davası avukatları Sezin Uçar ve Özlem Gümüştaş’ın tutuklandığını hatırlatarak, “Bu şekilde yaşamaya mecbur bırakılıyoruz” ifadesinin kulandı. Karaca son olarak, “Biz diyoruz ki müjdelenen bir bahar var, biz kadınlar direndikçe var olacaktır. Yaşasın kadınların kurtuluşu” dedi.


SKM Genel Sözcüsü Çelebi, “Birleşik özsavunma zemini üzerinden tüm alanlarda özsavunma fikrini doğru tariflemek gerekiyor”

Karaca’nın ardından sözü alan SKM Genel Sözcüsü Fadime Çelebi, özsavunma ve örgütlenme konulu sunumunu gerçekleştirdi. Çelebi, 25 Kasım arifesinde yapılan panelin önemine dikkat çekti. Özsavunmanın Türkiye’de Rojava ile birlikte gündeme geldiğin belirten Çelebi, “Rojava’da bir siyasi partinin bir kadın örgütünün tepeden tırnağa askeri olarak donatılmış, örgütlenmiş toplumsal sahada örgütlenmiş bir özsavunma pratiği Rojava’da tariflenen. Ancak Türkiye’deki özsavunma daha da toplumsal bir hareket” ifadelerini kullandı. Özsavunma kadın mekanizması kurulması gerektiğini vurgulayan Çelebi, “Erkek egemen şiddetin kadınlar açısından bir isyan hareketine dönüştüğünü söylemek gerekiyor” şeklinde konuştu.  Birleşik özsavunma zemini üzerinden tüm alanlarda özsavunma fikrini doğru tariflemek gerektiğine vurgu yapan Çelebi, hayatın her alanında bu pratiği somut her bir kadının uyguladığında gerçek anlamda bir harekete dönüşeceğini belirti.

Çelebi, “Ortak zeminde nasıl bir mücadele yürütmek. İktidarın temel hedeflerinden biri kadın hareketi. Bu kadın hareketinin birçok talebi, gün be gün yok ediliyor. Bu talepleri hem demokratik, hem sokakta fiili meşru mücadele hattında yürütmek aynı zamanda güçlü bir kendi yaşamlarımızı korumak açısından da erkek egemen devlete, şiddete dayalı toplumsal yapıya da mücadele biçimlerini güçlü şekilde örgütlemeli” dedi.


İstanbul LGBTİ aktivisti Ege, “Birlikte olmaktan çok mutluyuz”

İstanbul LGBTİ’den Pınar Ege de cinsiyet kimliği temelli şiddet ve transfobi konulu sunum yaptı. 10 yıl öncesinde katıldığı toplantılarda, ‘dönmeler’, ‘trans kadınlar’, ‘trans mıdır, kadın mıdır?’, ‘kadın hareketinin neresindeler’, ‘neresinde durmalılar’ tartışmalarının yapıldığını söyleyen Ege, cinsiyet kimliğini kabul ettiği ve aktivistliğini yapmaya çalıştığı bu dönemlerde çok sekteye uğratıldığını dile getirdi. “Bir tarafta kendi normlarını benimseyen bir tarafta da bu normlara uymayan insanlar var” diyen Ege, eğer onlara benzenmiyorsa herkesin düşman olduğunu belirtti. Erkek devletin şiddetini 60’ların sonlarından itibaren yaşadıklarını vurgulayan Ege, eski gazete haberlerini hatırlattı. “Trans kadınlar aynı noktada birleştiriliyor” diyen Ege, kadınları cezalandırırken “memeliler” ve “memesizler” diye insanları ikiye ayırarak işkence modelleri yaptığını belirtti.


“Erk’liği yıkıp dünyayı yeniden inşa etmek için kadınlarla birlikte olmanın gücünü taşıyoruz”

Bizler hep vardık” diyen Ege, ne kadar görünmek isteseler de insanların görmemek için kaçtıkların söyledi. Türkiye’de transların ciddi sorunlar yaşadığını kaydeden Ege, trans kadınların payına düşen acının daha fazla olduğunu dile getirdi. Barınma hakkının en büyük örneklerinden olduğun söyleyerek, herhangi bir vatandaş gibi ev tutmaya çalıştıklarında farklı zorbalıklarla karşılaştıklarını aktardı. Ev kiralarının translar söz konusu olduğunda iki katı olduğunu, mahalle baskısı gibi baskılara maruz kaldıklarını söyledi. Transların seks işçiliğine zorlandıklarını belirten Ege, “Trans işçilerden utanan patronlar, gece olunca seks işçisi trans kadınların yanına geliyor. Böyle iki yüzlülüklerle karşılaşıyoruz” diye konuştu.

Nefret cinayetiyle katledilen Hande Kader’i hatırlatan Ege, seks işçiliği yapmak zorunda kalan transların çalışmak zorunda kaldıkları yerin güven sorunu olduğunu vurguladı. Merdiven altında yapılan cinsiyet değiştirme operasyonlarında çok fazla kişinin hayatını kaybettiğini söyleyen Ege, cinsiyetini değiştirenlere de ailelerinin sahip çıkmadığını belirtti. “Namus” ve “töre” cinayetlerine kurban giden birçok trans olduğunu belirten Ege, şöyle devam etti: “Trans hareketi hep vardı onlar kabul eder ya da etmez. Erk’liği yıkıp dünyayı yeniden inşa etmek için kadınlarla birlikte olmanın gücünü taşıyoruz. Birlikte olmaktan çok mutluyuz.”


YDK aktivisti Erkılınç, “Kadın kadının yurdudur”

Son olarak söz alan Yeni Demokrat Kadın aktivistlerinden Sevda Erkılınç dayanışma ve güçlenme konulu sunumunu yaptı. Erkılınç, dayanışmanın önemini vurgulayarak, yaşanan şiddeti teşhir etmek ve birlikte mücadele etme, güçlenme ve güçlendirmenin vurgulanması gerektiğini söyledi. Erkılınç, “OHAL ve KHK’lara karşı saldırıya uğrayan kadınlar daha çok yan yana geldi. Tam bu eylemler sırasında geçtiğimiz yıl, ‘kadınlar birlikte güçlü’ sloganı öne çıktı. Gerçekten güçlendiren bir slogan” dedi. Kadınların birlikte yaptığı eylemleri hatırlatan Erkılınç, film ve dizilerde kadına yönelik şiddet artarak devam ederken, medya aracılığıyla kadınlara mesaj verildiğini belirtti. “Bu bir saldırıdır” diyen Erkılınç, “Eğitim müfredatındaki derslerin, konuların değiştirilmesi, kadının evde ki konumuna dair çok fazla vurguyu görüyoruz. Bu normalleştirmeyi neden olacak pratikler ve politikalardır bunlar” diye konuştu.


Kadınların direnç noktalarını birleştirerek örgütlü mücadeleye dönüştürmeli

Kadınları güçlendiren yaşam alanlarının arttırılması gerektiğin dile getiren Erkılınç, sadece merkezi olarak değil yerellerde de kadın örgütlenmesinin güçlendirilmesi gerektiğini belirti. Kadınların direnç noktalarının birleştirerek örgütlü mücadeleye dönüştürmenin en önemli ihtiyaç olduğunu vurgulayan Erkılınç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hemen yanıbaşımızdan birbirimizden başlamalı. Dayanışma ağının örülmesi gerek. Bazen bir kadın sesini duyurmak, birlikteliği güçlendiren bir noktada duruyor. KADAV’da görmüştüm ‘kadın kadının yurdudur’ yazıyordu. Çok güçlü bir söz, gerçekten kadın kadının yurdudur, birbirimizin yurtları olalım.”

Panel soru ve cevapların ardından sona erdi.

{gallery}kadin-orgutlerinden-panel{/gallery}

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu