Güncel

Kasap Havası üzerine birkaç söz

En son aylar önce sinemaya gittiğimi anımsayarak, geçtiğimiz haftalarda kendime bir güzellik yaptım, “Kasap Havası” filmine bilet aldım. Filmin sonrasında ise izlenimlerimi yazma isteğime engel olamayarak bilgisayarın başına oturdum yine, karşınızdayım. Belirtmek gerekirse, okuyacaklarınız bir “analiz” olmayıp, bu filmin bende çağrıştırdıklarından ibarettir. Filmden detaylar vermeden derdimi anlatmam mümkün olmadığından, dikkat: yazım yoğun -spoiler- içerir.

Kasap Havası filminin baş karakterlerinden Leyla geçimini terzilik yaparak sağlamaktadır. Yıllarca umutsuz bir aşkın peşinden koşan ve sonunda terk edilen Leyla, bir gün meyhanede kendisinden yaşça küçük olan taksici Ahmet ile tanışır. Bıçkın mahalle delikanlısı olan Ahmet, ailesinin istediği bir genç kadınla nişanlanmak üzeredir. Bu tanışmanın ardından yaşayacakları aşk ikisinin de hayatını değiştirir.

Kadının erkekten yaşça büyük olmasının pek de hoş karşılanmadığı -ama erkeğin kadından büyük olmasının gayet makbul olduğu- toplumda yaşayan bir kadın olarak, yaş farkı önemsenmeden bütün tutkusuyla yaşanan bu aşk hikayesi elbette ilgimi çekiyor. Leyla’nın yaşadığı hayal kırıklıklarına rağmen, bütün cüretiyle yeniden aşık olma isteğinde bir parça kendimi buluyorum. Filmi hep içimde Leyla’yı uyarma isteğiyle izliyorum, ama yine de -benim gibi- hissettiklerini yaşayacağını biliyorum.

Ahmet’in “delikanlı” erkekliği film boyunca beni irrite etse de, asıl kopmayı nişanlısını taksici bir arkadaşının bekar evine götürdüğü anda yaşıyorum. O anda, film boyunca sempatik tavırlarla gönlümüzü kazanan Ahmet’i, nişanlısı Hülya’yı yalvar yakar karşı koymasına rağmen cinsel ilişkiye zorlayan bir erkek olarak izliyoruz. Bekareti zarar görmeden başka bir biçimde ilişki yaşayabileceğini söylediğinde, Ahmet’in Hülya’ya attığı tokat “namus belası” olarak yüzümüze iniyor.

Filmi yarıda bırakma isteğimi bastırarak izlemeye devam ediyorum. Nişanlısından ayrılan Ahmet ve annesiyle bağlarını koparan Leyla evlilik hazırlıkları yaptığı sıralarda, Leyla’yı yıllar önce terk eden Semih çıkageliyor. Semih, yıllarca yaşadığı Almanya’da birlikte olduğu kadını öldürdüğü şüphesiyle bir süre hapis yatmış, şimdilerde ise dine dönmüştür. Semih’in bir anda ortaya çıkışıyla Leyla’nın duyguları ve arzularıyla adeta “yarım kalmışlığı” tetiklenir. Bu gelişmeyle birlikte Leyla’nın yaşadığı gelgitler, Ahmet ile olan ilişkisinin de giderek gerginleşmesine neden olur. Fakat Leyla, -hiç de alışık olmadığımız bir biçimde- yine hissettiklerinin arkasında durur ve hayatında Ahmet olduğu halde Semih ile görüşür.

Bir başka erkeğin yaşamlarına dahil olmasını kaldıramayan Ahmet, cami çıkışında Semih’in yolunu keserek onu yaralar. Sonrasında ise bütün pişmanlığıyla yıkılmış bir vaziyette ailesinin yanına döner. Ve seyirci birden bire kendini, bu iki erkeğe acır halde bulur. Filmin sonunda ne Semih’in birlikte olduğu kadınlara uyguladığı psikolojik ve fiziksel şiddeti anımsarsınız, ne de Ahmet’in nişanlısına tecavüz girişimini… “Ahlaksız”, “tutkularının esiri”, “kötü kadın” Leyla her iki erkeğin de hayatını mahvetmiştir.

Filmin sonunda “mağdur” olan -ne yapmış olurlarsa olsunlar- erkekler oluyor, ne kadar da tanıdık değil mi? Başlarda kadının cinsel ve duygusal özgürlüğüne yer verdiği izlenimi yaratan filmin, kadının hakettiği mutsuz sonu yaşadığı Yeşilçam tadındaki finaliyle toplumsal yaşamda yerimiz bir kez daha hatırlatılıyor bizlere. Hayatında kendi isteklerini de merkeze alan, normların dışında yaşayan bir kadının cezalandırılışını izliyoruz. Ve bir film daha bir hüsranla sonuçlanıyor benim için.

(Yazıyı bir yere bağlamayacağım. Çünkü yazmaya ilk karar verdiğimde, aynı dönem izlediğim ve müthiş etkilendiğim “Tereddüt” filmini de değerlendiren bir yazı kurgulamıştım. “Kasap Havası” filmine yaptığım girişin üzerinden 34 gün geçmiş ve ben yazının başına ilk kez oturabiliyorum. Geri dönüşüm kutusuna gidecek olan bu yazıyı, son bi gayret kurtarmaya karar verdim. Az önce yazının üzerinden geçerken de bilgisayarın üzerine kahve döküldü. Bu son nokta oldu. Ben de artık yazıyı bitirmeye karar verdim.)

ruşen

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu